“Varsın bir kelebeğin ömrüne sığsın sevdamız,
Saadetin sükutuyla gözlerine baktığım,
O bir gün bir ömür değil mi sevgili ? “
Yürek kanatan acıların vardı sınırlı sevmelerin kucağında… Karanlıkları ilmikliyordun ürkek geleceğine… Hep eksiktin, hep yarım, hep yoksulluklar satırlarında… Olabildiğince ıssız yüreğin bir kadir kıymet bilmeze rehin… İsteyip yapamadıklarının, gece pişmanlıklarının hüznü vardı gönlünde… Yasaklı ateşler yanarken gecelerinde ayazda kalmıştı kirpiklerin… Sana gelen yollarda bitkin kaç ayak izi vardı bilmiyorum… O ayak izlerini unutturmaktı dileğim…
Gece yarısını geçmişti saatler yıldızları gökyüzüne serdiğimde… Sevmeleri bilen yüreğinin tıkanmasına çareler arıyorduk… Verilmiş sadakaların mı vardı bilmiyorum ama akıyordum gönlüne, ak yüreğimle… Gökyüzündeki sana çevirmiştim gözlerimi, ışığımdan nasiplenmeliydin… Cesaretsiz savaşamazdın korkularınla, cesaretindim… Ben (u)mutlu sense mutsuz bakardın yıldızlara… Sana geldim sevgili, kirletilmiş hecelerini temizleyip, yumrukladığın satırlarının hıncı olmaya geldim… Sabahlarına yakın düşerken nefesim, kaleminle didik didik ettiğin yüreğini ellerime bırak hadi… Aşina olduğum umutsuz gözlerine hayat ışıklarımı nöbetçi bıraktım ben… Bundan gayrı aynaya her baktığında umudum yansıyacak yüzüne…
Yüreğim,
Takvimlere bakmadan soldu saçlarım, uzadı senli gecelere… Sonbahar sızıları yüreğimi kanatırken; gözlerime doğan güneşim, senli günlerim daha bir kıymetli artık… Yanan her gecenin ardından nefesinle buğulanmış camına adımı yazıyorsan, o günüm daha umutlu… Ne olur, her gündoğumu adımı yaz sabahlarına, ne olur bir güneşli sabah daha… Gecelere uzayan saçlarım güneşe karışsın… Kelebek kanatlarımdan çekilsin yağmur dolu kara bulutlar… Güneşin kıymetini bir ben bilirim ateşten gömleğimle, narin kanatlarımla seni yaşamak için ölmem gerekir sevgili…
Her damlada solarım nedensiz… Her damlada sana kavuşmanın acı özlemiyle ve seni sevmenin tatlı raksı ile ölürüm sevgili… Her nefesinde doğarım hayata… Biçareyim… Uçamam… Kan kırmızı kanatlarımla direnirken damlalara, yalnızlığım çağlarken bir yaşam şansı ver bana… Karanlıklar ezerken yüreğini, yaralarında ben kanayayım bırak, akıp giden hayatta nur yüzlü yoldaşın olayım… Gözlerimde ışıklı ellerinle getirdiğin cennet aydınlığı, dilimizde sevda şarkıları meçhul bir sona doğru güle oynaya gidelim…
Sevdam,
Gölgesinde serinlediğim kirpiklerin aşkına, her sabah bana açılsın gözlerin… Beni sevdiğin için böyle ölümsüz olmalı mecnun yüreğin, seni sevdiğim için açmalı Leyla gibi çiçeklerim… Sırf küçük bir kız sakladım diye içimde, sırf “biz” olduk diye kopmalı kıyamet… Binlerce kez sönsek de bırakmalıyız kendimizi ateşlere… Yanarken yak dünden razı olan gönlümü…
Evvelin olamadım affet; buna inat öncesiz, hesapsız, sorgusuz, korkusuzca ebediyete kadar sev beni… Rüzgarıma kapıl, vuslatın habercisi olsun sonbahar yağmurları… Uğurla bensiz geçen yıllarını… Göm yalnızlığını… Çorak toprakların ıslanırken yağmurumla yeniden doğ, gülüşlerimdeki gamzeli güller sana armağan olsun… İyi ki doğdun sevgili… Ömrünün kaçıncı sayfasındayım bilmiyorum ama yırt at benden önceki sayfaları, yitip bitenlerden, mazinin karanlık hatıralarından kurtul… Ben varken gayrı ölüm ilişemez sana, adını heceledim dört mevsime nefesimle, hece hece yaşatacağım seni korkma… Gürül gürül ak hayata…
Bir avuç bilyeye özensin bir elin, diğer elinde rengarenk balonlar… Yüreğinde bir gurbet kuşu sakla sen, dilindeki yarım kalan şarkı nakaratlarını tamamlarım ben neşeyle…
Yeminim,
Ağustos’un ateşini giydim bak, gönül ülkeni ateşe vermeye geliyorum… Yüreğimle heceledim adını mevsimlere, daha uzun yaşa diye… Sende gir ansızın düşlerime, “gece gözlerin”le… Yanımda kal, canımda kal… Sırtındaki bıçaklara, kaçırdığın trenlere aldırış etme artık ben varım bak… Deli kız türkülerimin sevdalı bekçisi, susma konuş… Ana kucağı gibi sıcak, baba öğüdü gibi dosdoğru severim seni, naif bir kelebek gibi… Bittiğin yerden başlarım sana, doymak için… Günlerden ne, aylardan hangisindeyiz diye sormadan… Saçımdaki aklara aldırmadan, ,incitmeden, yormadan…
Hadi sende beni dinle şimdi… Annenin çeyiz sandığında sakladığın şiirlerini savur sevdamın duruluğuna… Gözlerimden çaldığın haritalarla fethetsin gönlümü sevda askerlerin… Gitmelerin korkularını biriktiren yüreğini yıka, tortusu kalmasın acıların… Sen galip çık bu savaştan… Kısmetime düş… Yüreklerimiz virane olsa da, uzak mutluluklar olsa da aklımızda, umutlarımız aynı olmalı yarına dair… Umudun teknesinde yol alırken yarınlara, sabır taşlarını sök at yüreğinden hadi… Sevdalı denizlerinin dalgasıyım ben… Tek şahidimiz olurken martılar, günahlarımın teklifsiz kefili olmalı yüreğin… Gam yurdunu terk et, karanlıklarını boğmaya gidiyoruz sevgili… Lisanı sevda olan ülkeye vardığımızda, tüm dileklerimizden vazgeçip kaderimizi değiştirmeye yeminler edeceğiz…
Sözlerim bitti şimdi sevgili bir sözüm daha kalmadı söylenecek… Her şeyi söyledim de, yine seni anlatamadı aciz sözcüklerim… Hangi söze sığarsın sen yüreğimin yeminli sevdası… Anlatamasam da sen anla, hele içini bir yokla, benimkisi sadece bir hatırlatma…
Sırtladım senli mutluluklarımı
Başı dik sevdamla,
Gidiyorum şimdi…
Eyvallah sevgili…
Anla işte her gidişim sana,
Canımı canına sundum,
Her nefesine kurban oldum
Hakkını helal et bana…